bugün

entry'ler (1861)

sözlük yazarlarının itirafları

Dun geceden oncekinde bir ruya gordum. Bu, benim icin alisilagelmis bir durum degil, gece tam 5 senedir yalan olmasin ruya gordugum bir veya iki kezdir, hadi bilemedin iki elin parmaklarini gecmez ruya gordugum. (Evet herkes ruya gorur bazisi hatirlamaz vsvsvs)
Bu rüya komple biri hakkindaydi, o birini 3,5 senedir filan da görmemistim. Dün son 3 ayda 2. kez ziyaret edip belki 3. kez disari ciktigim bir sehirde ona rastladim.
Konusmadik, kacindik, bence o da beni gördü ama olasi bir tatsizliktan kacinmak adina yolunu degistirdi. Belki de iyi etti bilemiyorum.
Son zamanlarda fazla romantik komedi izlemis olsam gerek, pesinden kosmak istedim. Ama yuzum yoktu, olsaydi da tottos yemezdi, cunku yalniz degildi, yaninda onun icin gunun anlam ve onemi, benim icin tehlike canlari vardi.
Sonra kendi kendime dedim ki, zaten romantik komedilerdeki erkekler gercek degil ki.

Will you remember?

Eleni
Eski Foca
Jeopardize
Capella
Deep
Sapik gibisin
Assaa Mahalle
Sulu Pudingli Pasta
Papatya Cayi
1.74
Hazi buraya osuralim
Sertifika
Yavuz Cetin
Mariza
Anneeeee,bittiiiiii.

Pepperidge Farm Remembers.

Tüm annelerin ve anne olacaklarin anneler gununu kutlarim.

ayn rand

kollektivizme bok atmanın en duygu yüklenmiş ve bireyselciliğin en seksi halidir eserleri. öyle hayalperest ve saçmalıktır ki birçok argümanı (uzun olacak cümle lütfen sabredin); politik argümanları desteklemek için koyu kapitalistlerin ayn rand eserlerini referans göstermesini bırakın, kollektivist düşünür ve devlet adamları bireyselciliğe bok atmak için bile kullanmazlar bu eserleri.

fakat duygusal hissettiğiniz dönemlerde erotik thriller niyetine okuyabilirsiniz.

mastercard worldwide

(bkz: mastercard)

mastercard

tam adı, yeni logo değişimine paralel olarak değiştirilen, mastercard worldwide olan firma. çok fazla olmayan çalışan sayısı, geniş ofisleri, esnek çalışma saatleri, iyi maaşları, yüzde 1 turnover oranı, çalışanların uzun seneler firmada kalması ve birçok verdiği eğitimlerle çok iyi bir kariyer başlangıcı olabilecek firma.

brüksel' in az güneyindeki avrupa genel merkezinin bir pozisyonuna uygun olacağımı düşünerek aradığı, telefon mülakatını geçtiğim, ancak geçen hafta hr business partner ve line manager ile görüşmem sonrası, onların tabiriyle "aşırı özgüvenli, hatta zaman zaman ukala" olduğum ve "hrbp ile klik edemediğim" ** için reddeden firma. halbuki şeker gibi insanım, line manager beğenmiş, sana ne derler adama.

kendi kendine gelin güvey olup sonra da reddetmeleri biraz sinir bozucu. bir de özgeçmişimde kocaman yazmışım mezun olacağım tarihi, müdür diyor ki hemen işe başlayamıyor musun yani? dedim bilmiyor muydunuz mezuniyet tarihimi, hayır diyor adam. 3,5 saat yol gittim, cv' min en üst tepesine bakamadıkları için saçma sapan sebeplerle reddettiler. özgüvenliymişim fazla. az politik konuşunca insecure oluyorsun, assertive ol diyorlar, assertive oluyoruz, arrogant bir adamsın diyorlar homua goduklarım.

neyse moral bozmak yok, önümüzdeki maçlara bakıyoruz.
edit: tanım.

türk kızı tribi

erkek-kız sosyal ilişkileri çeşitli sebeplerden normalleşememiş olan bir memlekette gayet beklendiktir.

ayrıca bir erkek olarak diyorum ki sevgili yazar arkadaşlar, bir bırakın çirkin kızın tribi çekilmez ayaklarını. lisede sporu bıraktıktan sonra oluşan götünüze göbeğinize, ortadogunun bahşettiği bol kıllı genlerinize, giyim kuşamınıza bakın. o triplere daha az maruz kalmak bir nebze de olsa sizin elinizde.

vlerick business school

aacsb-amba-equis olmak uzere uclu akreditasyona, gent-leuven-bruksel-st. petersburg-beijing olmak uzere 5 kampuse, belcika'da harvard esdegeri bir reputasyona sahip, uluslararasi arenada adi pek gecmeyen, financial times avrupa'nin en iyi isletme okullari siralamasinda ilk 15te olan, genel yonetim, pazarlama yonetimi ve finansal yonetim dallarinda tecrube oncesi ve executive mba olmak uzere tecrube sonrasi isletme yuksek lisansi programlari olan isletme okulu, an itibariyle okulum.

customized-tailored programlar haric hemen her program yuzde yuz ingilizcedir. hastalik ve is mulakati gibi raporlanabilecek durumlar haricinde derslere katilim sarttir, yuzde yuz devam kosulu vardir. derse gec kalinan 1 dakika, o dersin final notundan 20 uzerinden 1 duser, ikinci defa 2, ucuncu defa 4 puan duser. dersten kalirsaniz, ikinci sinav hakkiniz vardir, ama 100luk kagit verseniz de ikinci denemede alabileceginiz maksimum harf notu B dir.

siniflar 45-50 kisi kadardir. universiteden farkli olarak interaktiftir ve grup calismasi buyuk bir onem arz eder. populasyonun cogunlugunu flamanlar olusturur. 2014 mezuniyet yilinda yuksek lisans programlarinda 4, mba sinifinda ise 1 turk vardir. bu okulun yerel ogrencilerinin hemen hepsi ulkenin kaymak tabakasidir. bu demek oluyor ki ya cok caliskan ve zeki ogrencilerdir, ya da cok caliskan ve nufuslu bir babanin cocugu olan ogrencilerdir. derslerin cogu zor degildir, ancak programlar 10 ay kadar kisa bir surede ogretildiginden mutevellit calisma saatleri yogundur, uzundur. cogu isletme okuluna kiyasla 2 hatta bazilarinca 3 yillik ogretim yogunluguna sahiptir ve ogrenme cani cok diktir. kabul almak icin isletme okumus olmaniz gerekmez, bu demektir ki hemen her ogrenci farkli akademik gecmise sahiptir. kabul minimumu toefl 100, gmat 600, 3 uzeri ortalamadir. finansal yonetim bu sene 14000 EURO, genel ve pazarlama yonetimi programlari 12500 euro etikete sahip ancak bu miktarlar seneye artirilmaya baslanacak. merit ve need-based scholarship var ama tum okulda yuzde yuz burs alan yalnizca birkac kisi var.

sales ve marketing konularinda asmis profesorlere sahiptir. dekan m&a ustadi harvard phd'li phillippe haspeslagh. chairman ya da mutevelli heyeti baskani louis verbeke avrupadaki sayili hukukculardandir. nelson mandela'nin uzun donem sag kolu olarak calismi david venter bu okulda ders vermistir, ancak bu sene emekliye ayrilmakta. birkac turk profesor de var. oyku isik value added information technology, hakan umit decision sciences derslerini vermektedir.

okul kucuk ve select bir ogrenci grubu, yuksek bir aidiyat hissiyati verir. alumni tabani birbirini asiri tutar ve genelde iyi yerlerdedir. nestle ceo'su bu okul mezunudur.

belcika stabil ama yavas buyuyen bir ekonomi, muhafazakar bir is piyasasina sahip. sahsi fikrim yerel ogrencilere, ya da diger bir deyisle lisans derecesi yerel olan, yerel dili konusan ogrencilere is mulakatina cagirilma konusunda pozitif ayrimcilik yapildigi yonundedir. uluslararasi ogrenciler genellikle dunyanin fransizca ya da flamanca konusulmayan kisimlarindan oldugundan is bulmak biraz daha zordur. ama is izni almak firmalar acisindan zor degildir bir ingiltere kadar. calisan vergisi belcika'da herkes icin yuksek oldugundan, yerel ya da degil, firmalar cilgin miktarlarda vergi oder. maaslar baslangic seviyesi icin bir hollanda'dan, ya da almanya'dan dusuktur. gross olarak benzer miktarlar olsa da net elinize gecen miktar azdir. bunlar haricinde ovunup durduklari bedava healthcare, ve sene sonunda 2 bonus maas, genelde araba ve bedava benzin, takim elbise icin aylik kuru temizleme ceki gibi benefits/perks paketleriyle isverenler cazip olma cabasindadir, zira yapabileceklerinin en iyisi de budur. vergi sistemi oyle bir esitlik temalidir ki, brut maasiniz giris seviyesi icin ne kadar yukselirse yukselsin, net olarak herkes icin benzer miktara getirene kadar vergi kesilir.

yerel kulture disaridan bakildiginda, oturup kalkmasini bilen, socially-politically correct, kendime bakarim ben tadinda insan havasi vermekte. ancak, en azindan benim maruz kaldigim cevrelere baktigimda, pek oyle degilmis onu gordum. insanlar burada dedikoduyu bizim memleketten fazla seviyorlar. ama yigidi oldur hakkini yeme, almanya avrupa'nin inegi diye bellenmis ama sonuc almanlarinki kadar iyi olmasa da en azindan almanlar kadar caliskandirlar.

dunyanin kar amaci gutmeden uretilen 10 trappist birasinin 8i belcikada uretilir. sahane biralari var. rochefort, westmalle, la chouffe ya da westvleteren en guzel biralari kanaatimce. bazilari orval seviyor ben pek sevemedim. bu ulkede cikolata, patates kizartmasi ve mayonezin en dandik ya da en ucuz olani bile, dunyanin bircok yerindeki en baba esdegerlerine 1000 basar.

belcika kuzeybati avrupa'sinin geri kalani kadar yagisli ya da bulutlu bir havaya sahiptir. ruzgarlidir. soguktur. bunaltir. gelirken vitamin d takviyenizi unutmayin.

devlet daireleri turkiye'den bes beter. federal hukumet, yerel hukumet, zart belediye zurt belediye derken tonlarca calisani olan civil servant'lar yan gelip yatar, cilgin paralar ve tax benefitler alirlar. benden tavsiye, bu ulkede ya ab kurumlari ya da devlet kurumlari icin calisilir, geri kalan her sey yalan.

disaridan buyulu ya da en azindan zevkli bir dunya gibi gelebilir. nitekim mukemmel yonleri, eglenceli kisimlari tabi ki var. cok iyi arkadaslar edindim, cok guzel zamanlar gecirdim. ama dogrusu belcika da vlerick de zordur. zora katlanmadan guzel seyler kazanilmamasi gerektigine inancim tam oldugundan, buraya geleceklerin kendilerini cok siki bir calisma yilina psikolojik olarak hazirlayip gelmesini temenni ediyorum. kolay gelsin.

david venter

uzunca bir donem nelson mandela'nin sag kolu olarak gorev almis, guney afrika'yi apartheid doneminden demokrasi donemine gecis surecini yurutmus, pedagog, psikolog, devlet adami. muzakere gurusu, harvard gibi saygin kurumlarda da olmak uzere ust duzey yoneticilerden lisans ogrencilerine varana kadar ders vermis gonlu alcak, karakteri sevilesi insan. negotiation skills dersini son kez verirken ogrencisi olmayi buyuk bir seref olarak gordugum rol model profesorum. ne yazik ki artik balik tutma hayalini gerceklestirmek adina akademik ve profesyonel yasantidan uzaklasma karari almistir.

ana tarafindan italyan, baba tarafindan belcikali, dogma buyume guney afrikalidir. siyahi mahallesinde yetismis bir beyazdir.

esi paula venter, dersinden anladigimiz kadariyla para hirsi burumus kontrol manyagi lanet bir insan, yani yatirim bankacisidir.
esinden kisa donem de olsa kacmak icin cape town' da kiraladigi evi, ev sahibinin satmak zorunda oldugunu cakozlamasiyla elindeki kozu iyi kullanip 700,000 dolara baglamis, 2 sene sonra ayni evi 4,5 milyon dolara satmistir.* negotiation sayesinde ekonomi sinifi bir adet bileti, tek kurus odemeden business sinifi iki bilete donusturmesi hikayesi hayran hayran baktirir.

self-deprecating humour konusunda asmistir, dersler stand-up tadinda gecer ama asiri derecede ogreticidir.

ders sonrasi bara inip sizle bir bira bir viski icecek kadar alcak gonulludur.

kibardir, sosyal zekanin en ust mertebesidir, canimdir, adamdir.

ben hayatimda okula 1 dakika dersi kacirmamak adina bir kere kostum, o da bu adam icin kostum. yok boyle bir insan.

derin sesiyle sikca tekrarladigi repliklerden bazilari:

"thank you, but no thank you"
"off you go"
"we see loss, before we see gain"
"it's been a tremendous pleasure knowing you"

yüksek lisans

yurtdisinda yapilmasi halinde kur dalgalanmalarinin kesinlikle hesaba katilmasi gereken egitim.

2013 nisan ayinda "yuksek lisans icin burs aldim ucuza gelecek bak simdi heheyt" tadinda cocuklar gibi sen sakrak sevinirken doviz kurunun bu kadar ekstrem degismesi indirim etkisinden ziyade gote giren semsiyenin acilabilmesi etkisi yaratmistir.

nisan 2013: EUR 1 =~ TRY 2.30
ocak 2014: EUR 1 =~ TRY 3.15

toplam miktar vermeyecegim, ama oransal acidan yasadigim dumuru tasvir etmek adina soyle diyebilirim:

5 liralik bir elmayi diyelim saticiyla pazarlik yaparak, veyahutta saticinin size kani isindigindan 3 liraya almak uzeresiniz, elmadan bir isirik alip parayi kesin odemek zorunda kaldiktan sonra, "yok be abim bu 6 liraymis etiketi yanlis okumusum. indirim de yokmus zaten."

denmek gibi bir sey. elmadan aldigin alacagin tat vitamin pesticide vs el sallayarak uzaklasir, o isirik da kursaginda kalir. zaten 5 liraya bir adet elma satan dukkana adim atanda kabahat.

(bkz: kadercilik)
(bkz: kismet)

le petit prince

bilmem kac dilden su kadar cesidinin koleksiyonunu yapan bunyeler var:

http://lillymarlin.blogspot.be/

Su an brukselde bu kizin evindeyim, hayranlikla bakiyorum.

bjv

bodrum otobüs terminali' nden yaklaşık 40-45 dakikada havaş ile 10 tl' ye ulaşılabilen havalimanı. birçok ucuzcu turistin* bilimum low-cost havayollarıyla, türkiye' deki ilk destinasyonu olabilme özelliğine sahiptir. ayrıca bodrum' dan ziyade milas' a çok daha yakındır.

(bkz: corendon)
(bkz: transavia)
(bkz: jetairfly)

knock knock knock penny

onuncu nesil tbbt sever yazar.

(bkz: hoşgeldiniz)

destekli sütyen

ingilizcesinin neden "push-up bra"*; yani "yukarı ittiren sütyen"* olduğuna anlam verilemeyen bir sütyen türü. hani tamam, alttan* ve çapraz altlardan* yukarı doğru ittirdiğini anlıyorum, ama asıl amaç yukarı ittirmek değil ki. öne doğru taşırmak ya da öne doğru çıkarmak.

yani kısaca, uluslararası arenadaki isminin "push-forth bra" veyahutta "push-out bra" olarak değiştirilmesi gerektiği aşikar olan sütyen tipi.

tabi ilk ismi bulan bu yazıyı okusa gelip der ki:

(bkz: çok da fifi)
(bkz: olmuşla ölmüşe çare yok)

if you see her say hello

şuradan dinlenebilip:

http://www.youtube.com/watch?v=pF7-OCX0uFw

sözleri de şöyle olan tatlı bir parça.

If you see her say hello she might be in Tangier
She left here last early spring is living there I hear
Say for me that I'm all right though things get kind of slow
She might think that I've forgotten her don't tell her it isn't so.

We had a falling-out like lovers often will
And to think of how she left that night it still brings me a chill
And though our separation it pierced me to the heart
She still lives inside of me we've never been apart.

If you get close to her kiss her once for me
I always have respected her for doing what she did and getting free
Oh whatever makes her happy I won't stay in the way
Though the bitter taste still lingers on from the night I tried to make her stay

I see a lot of people as I make the rounds
And I hear her name here and there as I go from town to town
And I've never gotten used to it I've just learned to turn it off
Either I'm too sensitive or else I'm getting soft.

Sundown yellow moon I replay the past
I know every scene by heart they all went by so fast
If she's passing back this way I'm not that hard to find
Tell her she can look me up if she's got the time.

sevgililer günü

antikapitalist çevrelerce kutlanma amacının ticarileştiğine değil de, icadının ticari bir amaç uğruna olduğuna inanılan.

5 sene evvel; birkaç erkek dışarı çıkıp shitfaced olana kadar sarhoş olup zamparalık yoluna adanmış bir başarısızlıktı,
4 sene evvel; sevgiliden gectim sozlugu sectim zirvesinde yazıları tanıdık simaları çok yeni dostlardı,
3 sene evvel; hayatımın kadınını bulmuş olmaktı, mutluluktu,
2 sene evvel; hayatımın kadınını özlemekti, onu tamamen kaybetme korkusuydu,
1 sene evvel; yalnızlıktı, onsuzluktu, uzaklıktı, bunalımdı.**
bu sene. kim bilir?

http://www.youtube.com/watch?v=f4dzzv81X9w

tatil

bazen anneyle oturup, sadece esra erol izlemektir.

apple i pad ile hava atan kız

ipad ile fotoğraf çeken kızdan daha gösterişsever değildir.

ben bu yazıyı sana yazdım

aldanırım ben zaten gülüşüne.

http://www.youtube.com/watch?v=dGL-2tAXFpI

sözlük yazarlarından aforizmalar

"şayet yaşantınızda hayalkırıklığı kronikleşmişse, 2 tip insanı anında çok iyi okursunuz: fiziken bitmiş olanlar ve ruhen bitmiş olanlar. bazen birinci tip ikinci tipin de belirtisi olabilir."

"bir meziyete yalnızca sizin sahip olduğunuzu biliyorsanız, 3 şey olabilirsiniz: dahi, anormal ya da hayalperest. tüm diğer seçenekler bu üçünün birkaçıncı dereceden türevleri veya uzaktan akrabalarıdır."

"insan yaptığı hatanın cezasını hemen her zaman çekmez, her zaman da hemen çekmez."

"dam üstünde saksağan, kaz beline vurmayı."

warm regards

mektup ve yazışmaların sonunda yazılan best regards ve kind regards' ın daha bi içten, daha bi samimi hali.

first name basis

ilk isimle hitap edebilecek kadar samimi olma durumu.